Suça Sürüklenen Çocuk ile Mağdur Çocuğun Hukuki Süreci: Çocuk Koruma Kanunu Kapsamında Karşılaştırmalı İnceleme
- Berkan Süleyman Horuz
- 30 May
- 3 dakikada okunur
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, çocukların korunması, haklarının güvence altına alınması ve adalet sisteminde özel muamele görmeleri amacıyla düzenlenmiş özel bir kanundur. Bu kapsamda çocuklar, hukuk sistemi içinde iki temel statüde yer alabilir: suça sürüklenen çocuk (SSÇ) ve mağdur çocuk.
Bu yazıda, suça sürüklenen çocuk ile mağdur çocuğun içinde yer aldığı süreçleri, özellikle ifade alma, koruma tedbirleri, çocuk izleme merkezi uygulamaları ve kelepçe yasağı gibi önemli başlıklarla birlikte karşılaştırmalı olarak ele alacağız.
1. Hukuki Statüler ve Süreçlerin Başlangıcı
Suça sürüklenen çocuk, Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan çocuktur. Örneğin, hırsızlık, yaralama, mala zarar verme gibi eylemler nedeniyle kolluk kuvvetleri tarafından yakalanan ve hakkında işlem yapılan çocuklar bu kapsamdadır.
Mağdur çocuk ise bir suçun mağduru olan, yani suçtan zarar gören çocuktur. Bu; cinsel istismar, şiddet, ihmal, aile içi şiddet gibi birçok başlık altında değerlendirilebilir.
Her iki çocuk grubu da özel korumaya tabidir. Ancak uygulamada, hukuki süreçler önemli ölçüde farklılık gösterir.
2. İfade Alma Süreci
Suça sürüklenen çocuğun ifadesi, kural olarak çocuk bürolarında alınır. Bu işlem sırasında avukat bulundurulması zorunludur. Çocuk, ifadesi alınmadan önce hakları konusunda bilgilendirilir. Sosyal çalışmacı veya psikolog eşliğinde ifade alınması sağlanabilir.
Mağdur çocuğun ifadesi ise çok daha hassas koşullar altında yürütülür. Özellikle cinsel istismar veya şiddet mağduru çocukların ifadeleri, Çocuk İzleme Merkezleri (ÇİM)'de alınır. Burada amaç, çocuğun birden fazla kez travmatize olmasını önlemektir. Çocukla uzman bir pedagog ya da psikolog görüşür, ifade genellikle video kaydı alınarak yapılır. Çocuk, tekrar tekrar ifade vermek zorunda bırakılmaz.
Bu aşamada, mağdur çocuğun özel ihtiyaçlarına göre adli görüşmeyi destekleyecek uzmanlık bilgisi uygulanırken; SSÇ açısından, çocuğun savunma hakkını kullanabilmesi esas alınır.
3. Gözaltı, Tutuklama ve Kelepçe Uygulaması
Suça sürüklenen çocuklar hakkında kelepçe takılması, ancak zorunlu hallerde mümkündür. Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre çocuklara karşı zor kullanma, özellikle kelepçe takma gibi uygulamalar, son çare olarak ve ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılabilir. Kolluk birimlerinde çocuklara kelepçe takılması, ancak kaçma veya saldırı tehlikesi varsa mümkün olabilir. Uygulamada bu ilkeye zaman zaman aykırı hareket edildiği görülse de, hukuk çocuğun onurunu korumayı esas alır.
Mağdur çocuklar için ise kelepçe, gözaltı veya tutuklama gibi hiçbir fiziki tedbir uygulanmaz. Aksine, mağdur çocukların güvenliği için barınma, sağlık ve psikolojik destek gibi önlemler gündeme gelir.
4. Mahkemeye Erişim ve Duruşma Usulü
Suça sürüklenen çocuk, çocuk mahkemesinde yargılanır. Eğer suça konu fiil ağır ceza gerektiriyorsa, çocuk ağır ceza mahkemesi devreye girer. Duruşma sırasında çocuğun hakları korunur; avukat, pedagog, gerekirse sosyal hizmet uzmanı hazır bulunur. Duruşmalar gizli yürütülür.
Mağdur çocuk ise genellikle duruşmada hazır edilmez. Daha önce Çocuk İzleme Merkezi'nde alınan ifade geçerli sayılır. Bu sayede çocuk duruşma atmosferinden uzak tutulur ve ikinci bir travmadan korunur. Eğer duruşmada yer alması kaçınılmazsa, çocuklar için özel düzenlemeler yapılır: ayrı bekleme odası, sanıkla karşılaştırılmama gibi önlemler alınır.
5. Koruma ve Destek Tedbirleri
Hem suça sürüklenen çocuklar hem de mağdur çocuklar için mahkemeler tarafından koruyucu ve destekleyici tedbirler uygulanabilir. Bunlar arasında;
Danışmanlık tedbiri (psikolojik destek),
Eğitim tedbiri,
Sağlık tedbiri,
Barınma ve bakım tedbiri,
Aileye yönelik danışmanlık
gibi önlemler yer alır.
Ancak SSÇ açısından bu tedbirler, çocuğun yeniden suça yönelmemesi için rehabilite edici amaç taşırken; mağdur çocuk için iyileştirici, destekleyici ve koruyucu niteliktedir.
6. Gizlilik İlkesi ve Dosya İşlemleri
Her iki durumda da dosyalar gizli tutulur. Çocukların adı, kimliği ve dava detayları kamuoyuyla paylaşılmaz. Özellikle medya organlarının çocuklarla ilgili haberlerinde anonimlik kuralına uyması zorunludur.
Sonuç
Çocukların ceza adalet sistemi ile karşılaşmaları durumunda, onları ya "suça sürüklenen çocuk" ya da "mağdur çocuk" olarak nitelemek zorundayız. Ancak her iki durumda da esas olan çocuğun korunması, desteklenmesi ve geleceğine zarar verecek uygulamalardan uzak tutulmasıdır.
Gerek ifade alınırken, gerekse yargılama sürecinde; çocuk haklarını esas alan, uzman destekli, şefkatli ve profesyonel bir yaklaşım benimsenmelidir. Unutulmamalıdır ki adalet, çocuklar söz konusu olduğunda sadece cezalandırmak değil; onarmak, korumak ve iyileştirmek anlamına gelir.