top of page

Zina Sebebine Dayalı Boşanma Davaları Hakkında Bilinmesi Gerekenler

  • Yazarın fotoğrafı: Berkan Süleyman Horuz
    Berkan Süleyman Horuz
  • 18 Eyl
  • 2 dakikada okunur

Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m.161’de düzenlenen zina, evlilik birliğini temelinden sarsan özel boşanma sebeplerindendir. Sadakat yükümlülüğünün ihlali niteliğindeki bu fiil, kusurun ağırlığı nedeniyle davacı eşe önemli haklar tanır.


1. Zinanın Tanımı ve Şartları

  • Zina, evlilik devam ederken eşlerden birinin, üçüncü bir kişiyle cinsel ilişki yaşamasıdır.

  • Davacı eş, davalının zina fiilini kesin delillerle ispatlamalıdır (tanık, mesaj kayıtları, fotoğraf, otel kayıtları, kamera görüntüsü vb.).

  • Zinanın, evlilik birliği devam ederken gerçekleşmiş olması gerekir; ayrılık kararı sonrası yaşanan ilişki, ancak hâkimin takdirine göre sadakat yükümlülüğüne aykırılık kapsamında değerlendirilebilir.

Örnek: Yargıtay uygulamasına göre, eşin bir otelde üçüncü kişiyle birlikte kaldığını gösteren kamera kayıtları ve otel konaklama fişleri, zina fiilinin ispatında yeterli görülmüştür.

2. Zamanaşımı (Hak Düşürücü Süre)

TMK m.161 uyarınca:

  • Davacı, zinayı öğrendiği tarihten itibaren altı ay,

  • Her hâlükârda fiilin üzerinden beş yıl geçmeden dava açmalıdır.

Bu süreler hak düşürücü niteliktedir ve hâkim tarafından resen dikkate alınır.


3. Affetme Kurumu

Zina sebebine dayalı boşanma hakkı, davacı eşin zina fiilini açık veya örtülü biçimde affetmesi hâlinde ortadan kalkar (TMK m.161/son).

  • Açık affetme: “Seni affediyorum, dava açmayacağım” gibi açık bir irade beyanıdır.

  • Örtülü affetme: Eşin zina eyleminden haberdar olduktan sonra birlikte yaşamaya devam etmesi, günlük hayatın olağan akışına uygun biçimde evlilik ilişkisini sürdürmesi, örtülü affetme sayılabilir.

Örnek: Davacı eş, zina olayını öğrendikten sonra uzun süre aynı evde yaşamaya devam etmiş, düğün, tatil gibi etkinliklere birlikte katılmışsa, bu davranışlar affetme olarak değerlendirilebilir ve dava reddedilebilir.

4. Mal Rejimine Etkisi

Zina, mal rejiminin tasfiyesinde de sonuç doğurur:

  • TMK m.236’ya göre, boşanmaya sebep olan olayda ağır kusurlu olan eşin, edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan artık değerdeki payı hâkim tarafından azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir.

  • Bu nedenle, zina yapan eş, mal rejimi tasfiyesinden beklediği payı kaybedebilir.


5. Nafaka Taleplerine Etkisi

Zina, kusur oranını doğrudan etkiler:

  • TMK m.175’e göre, yoksulluk nafakası talep eden eşin, boşanmaya sebep olan olayda daha ağır kusurlu olmaması gerekir. Zina yapan eş, genellikle bu şartı taşımadığı için yoksulluk nafakası alamaz.

  • TMK m.182 uyarınca, velayet ve iştirak nafakası konularında zina fiili çocuğun üstün yararı değerlendirilirken dikkate alınabilir; ancak nafaka yükümlülüğü esasen çocuğun hakkı olduğundan, zina kusuru bu nafaka türünü doğrudan ortadan kaldırmaz.


6. Görevli ve Yetkili Mahkeme

  • Görevli mahkeme: Aile Mahkemesi’dir (Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla bakar).

  • Yetkili mahkeme: TMK m.168 uyarınca, davacının yerleşim yeri mahkemesi veya eşlerin son altı aydır birlikte oturdukları yer mahkemesi yetkilidir.


7. Sonuç

Zina, Medeni Kanun’da düzenlenen ağır kusurlu özel boşanma sebeplerinden biridir. Davacı eşin hak kaybına uğramaması için:

  • Zinanın ispatına yönelik güçlü deliller toplanmalı,

  • Hak düşürücü sürelere riayet edilmeli,

  • Affetme olgusunun varlığı titizlikle değerlendirilmelidir.

Zina kusuru, mal rejimi tasfiyesinden yoksulluk nafakasına kadar birçok alanda sonuç doğurur. Bu nedenle dava açmadan önce alanında uzman bir avukattan hukuki destek alınması önemlidir.

 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page